Binalar

Sigara içmek için balkona doğru ilerlerken kendimle mantık fışkıran bir tartışmaya giriştim. Sırf bir şeyler atıştırdın diye sigara içmek zorunda değilsin, dedim, bak zaten canın da istemiyor. Gururla gülümsedim, döndüm, su içtim ve bir anda balkonda buldum kendimi. Tadı güzel ama içmesem de olurdu. Başladığım zamanlardaki gibi zevkli bir günah değil artık. Çekirdeğe dönüştü sigara. Duman eğlenceli sadece. Yani düşününce hiçbir şey eskisi gibi değil. Ayda yılda bir çok heyecanlı bir şey yapıyorum gerisi hep normal hayat. Akıp gidiyor şerefsiz. Yirmi beş olacağım neredeyse. İnsanlar böyle böyle elli, altmış, yetmiş oluyor galiba. Hayata hiç değer vermedim de sonucunun böyle olacağını da tahmin etmezdim açıkçası. İstemem yan cebime koydu hayat. Artık koymuyor da. Her şeyi geçiştirmeye başladım uzunca bir süredir. Film izlerken sıkılıyorum, müzik çok da zevk vermiyor, okumak güzel oluyor ama eh o da yoruyor artık. Azıcık yaratıcılığım vardı, ölmüş. Rüyalardan medet umuyorum. Durup durup binalara sinirleniyorum suçlusu onlarmış gibi. Binalara tüküreyim.