Between the Bars

Bilgisayarda müzik çalarken uykuyla uyanıklık arasındaki o harika yere girmiştim, Between the Bars çalıyordu. Yaşadığım güzel şeyler bir bir şarkıya klip oldu. Çok mutluydum ki şarkı bitince uyandım bir anda.

Uyandığıma üzülmedim, tam aksine, ihtiyaç duyduğum bir epifani yaşadım. Hayatın ne kadar karmaşık ve istediğimizde ne kadar güzel olabileceğini fark ettim bir daha. Mutluluğun ve mükemmelliğin peşinden koşmayı abartıp aşırı çabalayarak güzel şeyleri defalarca nasıl kötü anılara çevirdiğimi anladım. İç ısıtan bir anıyı yad edip hem sevinip hem üzülmenin bile güzel hissettirebilmesine şaşırdım kaldım tekrar.

Demek ki hayat, çaba sarf ederek mahvedilemeyecek kadar harika bir şey. Demek ki nefretten ve utançtan uzaklaşmalı insan olabildiğince. Eski arkadaşları da, eski aşkları da, eski benliği de kontrolsüz anmalı, iletişim kurmak için uydurduğumuz kelimelerle kategorize etmeden hissetmeliyim demek ki. Terazinin bir tarafını ağırlaştırmak yerine denge kurmayı öğrenmeliyim. Terazi benim çünkü.