tabii ki
merdivenin tepesindekiler
biliyorlar
her şeyi biliyor onlar
bizim durumumuzsa farklı
biz hücreleri süpürenler
daha iyi bir geleceğin rehineleri
merdivenin tepesindekiler
nadiren de olsa görünür bize
susturan parmaklarıyla dudaklarındaki
sabırlıyız biz
karılarımız yamıyor pazar gömleklerimizi
gıda tayınlarından konuşuruz biz
ayakkabı fiyatlarından
cumartesileri başımızı geriye yaslayıp
içeriz
bizler
yumruklarını sıkan
zincir sallayan
konuşan soran
heyecanın ateşiyle
isyana çağıran
durmadan konuşup sorgulayanlardan değiliz
işte onların peri masalı -
merdivenlerine hücum edip
fırtınayla yakalayacağız onları
zirvedekilerin kelleleri
yuvarlanacak basamaklardan
ve sonunda dikeceğiz gözümüzü
o yükseklikten görünebileceklere
geleceğe
boşluğa
kellelerin yuvarlanışını
görmek değil arzumuz
kellelerin ne kolay yetiştiğini biliyoruz çünkü
biliyoruz tepede her zaman bir
veya üç tanesinin kalacağını
dipte kalansa süpürge ve küreklerden kalan karanlık
bazen merdivenin
tepesindekileri düşünüyoruz
aşağıya
bizlere gelip
-biz gazetenin üstünde ekmek yerken-
şunu söylediklerini
- hadi konuşalım
erkek erkeğe
posterlerde çığırılanlar gerçek değil
gerçeği mühürlü dudaklarımızda saklıyoruz
çünkü zalimdir gerçek ve çok ağır
o yüzden yükü kendimiz taşıyoruz
mutlu değiliz
ve memnuniyetle burada
kalırız
hayal tabii bunlar
gerçek olabilirler
olmayabilirler de
ondan ki devam edeceğiz
işlemeye hücremizi
çamurdan hücremiz
taştan hücremizi
yorgun bir kafa
kulak arkasında bir sigara
ve içinde tek damla umut olmayan bir kalp ile