Zbigniew Herbert/From the Top of the Stairs

tabii ki

merdivenin tepesindekiler

biliyorlar

her şeyi biliyor onlar


bizim durumumuzsa farklı

biz hücreleri süpürenler

daha iyi bir geleceğin rehineleri

merdivenin tepesindekiler

nadiren de olsa görünür bize

susturan parmaklarıyla dudaklarındaki


sabırlıyız biz

karılarımız yamıyor pazar gömleklerimizi

gıda tayınlarından konuşuruz biz

ayakkabı fiyatlarından

cumartesileri başımızı geriye yaslayıp

içeriz


bizler

yumruklarını sıkan

zincir sallayan

konuşan soran

heyecanın ateşiyle

isyana çağıran

durmadan konuşup sorgulayanlardan değiliz


işte onların peri masalı -

merdivenlerine hücum edip

fırtınayla yakalayacağız onları

zirvedekilerin kelleleri

yuvarlanacak basamaklardan

ve sonunda dikeceğiz gözümüzü

o yükseklikten görünebileceklere

geleceğe

boşluğa


kellelerin yuvarlanışını

görmek değil arzumuz

kellelerin ne kolay yetiştiğini biliyoruz çünkü

biliyoruz tepede her zaman bir

veya üç tanesinin kalacağını

dipte kalansa süpürge ve küreklerden kalan karanlık


bazen merdivenin

tepesindekileri düşünüyoruz

aşağıya

bizlere gelip

-biz gazetenin üstünde ekmek yerken-

şunu söylediklerini


- hadi konuşalım

erkek erkeğe

posterlerde çığırılanlar gerçek değil

gerçeği mühürlü dudaklarımızda saklıyoruz

çünkü zalimdir gerçek ve çok ağır

o yüzden yükü kendimiz taşıyoruz

mutlu değiliz

ve memnuniyetle burada

kalırız


hayal tabii bunlar

gerçek olabilirler

olmayabilirler de

ondan ki devam edeceğiz 

işlemeye hücremizi

çamurdan hücremiz

taştan hücremizi


yorgun bir kafa

kulak arkasında bir sigara

ve içinde tek damla umut olmayan bir kalp ile