On the tarantullas kısmında 2020 post-modern manyaklarına saldırıyormuş gibi. Bayağı sinirlenmiş. Bu kısımdan sonra insanlar zaten eşit olmamalıdır diye başlıyor süpermen. Biraz göt biri ama cidden tarantulaları iyi anlatmış.
Buraya bak, tarantulanın inidir bura. Kendisini görmek ister
misin? Ağı burada asılı; dokun, titret onu.
İşte kendi rızasıyla geliyor. Hoş geldin tarantula! Sırtında
üçgen ve iz duruyor siyah siyah ve ben ruhunda ne olduğunu da biliyorum.
Senin ruhunda intikam barınır: Isırdığın yerde bu siyah
kabuklar büyür; zehrin, ruhun başını döndürür intikamla.
O yüzden benzetmeler kullanarak konuşacağım sizlerle. Siz,
ruhların başını döndürenler; siz, eşitlik vaizleri! Tarantulasınız bana göre ve
gizli intikamcılar!
Ancak saklandığınız inleri ışığa maruz bırakmak istiyorum;
ondan ki gülüyorum suratlarınıza yükseklerden kahkahamla.
Ondan ki yırtıyorum ağlarınızı, öfkeniz çıkarabilsin diye
sizi yalandeliği ininizden ve “adalet” sözünüzün arkasından fışkırsın
intikamınız. Böylece insanlık telafi edebilir intikamı: benim için bu en yüksek
umuda bir köprü ve fırtınalardan sonraki gökkuşağıdır.
Fakat tarantulalar tam tersini ister şüphesiz. “Adaletten
tam olarak anladığımız dünyanın, intikamımızın fırtınalarıyla dolu olmasıdır,”
derler birbirilerine.
“Eşitleri olmadığımız herkese intikam ve yığınla hakaret
yağdırmak istiyoruz” diye yeminler eder tarantula kalpleri.
“Ve ‘eşitlik iradesi’ -erdemin yeni adı şu andan itibaren bu
olacaktır- ve gücü olan her şeye karşı yükselteceğiz sesimizi.”
Siz, eşitlik vaizleri, tiran deliliği iktidarsızlığınızın
haykırıyor içinizden “eşitlik” diye. Sizin gizli tiran arzularınız gizliyor
kendini bu erdem sözlerinin arkasına!
İncinmiş kibir,
bastırılmış imrenme, belki de atalarınızın kibri ve imrenmesi püskürüyor
içinizden alev ve intikam deliliği gibi.
Babada sessiz olan şey oğulda açığa çıkar ve çoğu zaman
görürüm ki babanın açığa çıkan sırrıdır oğul.
Canlı görünürler ama kalp değildir onları canlandıran,
intikamdır. Arınmış ve sakin göründüklerindeyse ruh değildir böyle yapan
onları, imrenmedir.
Kıskançlıkları düşünürlerin yoluna bile sokar onları ve
kıskançlıklarının işareti budur: Her zaman çok aşırıya kaçarlar; öyle ki
yorgunlukları karda uyumaya terk eder kendilerini.
Her ağıtlarından intikam sesleri duyulur, her övgülerinden
zarar gelir ve yargıç olmak mutluluktur onlara.
Size şöyle bir tavsiye vereyim dostlarım: Cezalandırma
güdüsü çok güçlü olan kimselere güvenmeyin!
Bunlar kötü türden, kötü kandan insanlardır; cellat ve tazı
görünürdür suratlarında.
Adaletlerinden çok bahseden kimselere güvenmeyin! Indeed,
their souls are lacking not only honey.
Kendilerine “iyi ve adil” dediklerinde ise unutmayın ki
Ferisiler’e[1]
dönüşmeleri için tek eksikleri güçtür.
[1]
Hıristiyanlığın kötü adamları. İsa dönemindeki hard-line Yahudi topluluğu.
Nietzsche burada ikiyüzlü anlamında kullanmış sanırım.